İletişim Temel Bir İnsan Hakkıdır! Tekellerin ve Baskıcı Hükümetlerin Keyfi Kararlarına Bırakılamaz!
İnternet yasaklarının maalesef yurttaşlarımızı çok da şaşırtmadığı ülkemizde, 2 Ağustos 2024 günü yeni bir sosyal medya sansürü ile karşılaştık. Krizlerde ve özellikle de toplumsal tepkilerin arttığı durumlarda sosyal medya platformlarına erişiminin yavaşlatılması veya tamamen engellenmesi şeklinde karşımıza çıkan sansür uygulamalarının; bu sefer siyasi içeriklerin ve tartışmaların daha az paylaşıldığı bir platform olan Instagram’ı hedeflemesi hepimiz için sürpriz oldu.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Instagram’a erişimin engellenmesi kararını Instagram’ın “katalog suçlar” olarak belirlenen düzenlemelere uymamasına dayandırıyordu. Bu kararın, hangi katalog suç nedeniyle verildiğini tartışılırken, yetkililerin yaptığı açıklamalar aslında verilen kararın herhangi bir hukuki gerekçesinin olmadığını, iktidarın kendi siyasal anlayışı doğrultusunda İsmail Haniye’nin vefatı dolayısıyla taziye mesajı yayınlayanları engelleyen Instagram’a karşı tepkisel bir karar aldığını ortaya koydu. İnternet sansüründen deprem zamanında bile geri kalmayan siyasi iktidar, kendine göre antidemokratik tutum içinde olan Instagram’ı protesto ediyordu.
Instagram ve diğer sosyal medya tekellerinin; düşünce özgürlüğü gibi bir hedefleri olmadığı açıktır. İş modelleri reklamcılığa dayanmaktadır, algoritmaları kullanıcılarının etkileşimini ve platformda geçirdikleri zamanı artırmaya çalışmaktadır. Ayrıca bu şirketlerin kendilerine düşünce özgürlüğünün bir trafik polisi rolü verdikleri, egemenlerin çıkarları için seçimlere müdahale dahil pek çok durumda birer araç olarak kullanıldığı ortadadır. Dolayısıyla Ukrayna-Rusya savaşında ve İsrail Devleti’nin Filistin halkına yönelik saldırılarında olduğu gibi trafik polisinin kararları egemenlerin çıkarları doğrultusunda gerçekleşmekte, terörün ne ve teröristin kim olduğunda bu çıkarlar belirleyici olmaktadır.
Siyasi iktidar ise bu bağlamı göz ardı ederek, kendi siyasal anlayışına karşıt bir durumla karşılaştığında mevcut hukuk düzenini hiçe sayarak yasakçı tutumunu tekrarlamaktadır. Açıklamalardaki dezenformasyonsuz ve değerlerimize saygı duyan sosyal medya tesis etme özlemi aslında iktidarın kendi yasakçı anlayışını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bu anlayış zaten vatandaşlarımız tarafından çok iyi şekilde bilinmektedir. BTK’nın dezenformasyonla mücadele gibi bir işlevi olmayacağına dair Anayasa Mahkemesi kararının yüksek mahkemenin Web sitesinde yayınlanması ile birlikte siteye erişimde meydana gelen sıkıntılarda akıllara hemen BTK’nın gelmesi, yurttaşların önemli bir kesiminin BTK’nın Anayasa Mahkemesinin internet sitesine erişimi de kesebileceğine inanabiliyor olması dehşet vericidir. Bu durum, BTK‘nın hukuki değil siyasi nitelikte kararlar aldığı fikrinin geniş toplum kesimlerinde kabul gördüğünü açıkça göstermektedir.
Web sitelerine ve sosyal medya uygulamalarına keyfi BTK kararları ile erişimin engellenmesi uygulamalarına son verilmeli; Türkiye’de İnternet’in yönetimi, demokratik, özerk ve meslek örgütleri başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerini kapsayan bir kurul tarafından gerçekleştirilmelidir. Tekellerin hakim olduğu ve kolayca kontrol altına alınabilen merkezi ağların yerine ademi merkeziyetçi ağ yapılarının yaygınlaştırılması için çaba gösterilmelidir. Teknoloji tekellerinin ya da hükümetlerin çıkarlarını değil kamusal yararı esas alan bir İnternet için yurttaşların dijital hakları savunulmalı ve geliştirilmelidir. Bilgisayar Mühendisleri Odası olarak tüm yurttaşlarımızı hakları için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
TMMOB
Bilgisayar Mühendisleri Odası
7. Dönem Yönetim Kurulu