DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’den “Geçinmek İçin Halktan ve Emekten Yana Bütçe” Çağrısı
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 2022 bütçesine ilişkin, 14 Kasım 2021 tarihinde Ankara Anıtpark’ta “halktan ve emekten yana bütçe” çağrısı yaptı.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB; TBMM’de devam eden bütçe görüşmelerine ilişkin taleplerini sıraladı. Asgari ücret ve tüm ücretlerin yaklaşık 750 lira artırılması istendi.
TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Özgür Topçu’nun okuduğu açıklamada sıralanan talepler şöyle:
Asgari ücret ve bütün ücretlerin asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın ve net ödensin. Böylece tüm ücretler yaklaşık 750 lira artırılsın. Elektrik, su, doğal gaz ve internet faturaları, vergi ve kesintiden muaf tutulsun. Dolaylı vergiler düşürülsün, tüm gıda ürünlerinde KDV sıfırlansın. Eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına son verilsin, kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan pay artırılsın. En düşük emekli aylığı, en az asgari ücret düzeyine yükseltilsin. Herkese temel gelir güvencesi sağlansın.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da şöyle konuştu:
“Bu ülkenin emeğiyle geçinen, onuruyla yaşayan işçileri, işsizleri, kamu emekçileri, hekimleri, mühendisleri, mimarları, şehir plancıları hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına dostlukla selamlıyorum!
Halktan ve emekten yana bir bütçe için omuz omuza veren, yan yana gelen herkese selam olsun!
Değerli Dostlar,
Yıllardır bir bütçe parodisi izliyoruz. Bu parkın kuş uçuşu 2 kilometre ötesinde bulunan Sarayda hazırlanan bütçe, buradan kuş uçuşu 2 kilometre gerimizde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışılarak karara bağlanıyor.
Tartışılıyor dediğime bakmayın, tek bir satırını dahi değiştirmeden onaylıyorlar. Tek bir satırını dahi değiştiremeyeceklerini bildikleri bütçe taslağı etrafında tam 2 ay boyunca orta oyunu oynuyorlar.
Bizim artık ülke gerçekleriyle ilgisi olmayan, dertlerimize derman olmayan bu parodiye, bu orta oyununa tahammülümüz kalmadı.
O yüzden burada yan yanayız, omuz omuzayız. Hem saraydakiler, hem de meclistekiler sesimizi duyabilsinler diye tam ortalarında, en güçlü sesimizle bir aradayız.
Değerli Dostlar,
Türkiye tarihinin en büyük, en sarsıcı ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Tek adam rejimi altında bir parti organı gibi çalışan TÜİK’in şaibeli verileri ile gizlenmek istese de gündelik hayatımızın her alanında, gündelik hayatımızın her anında krizin etkilerini iliklerimize kadar hissediyoruz.
Döviz kurundaki yükseliş sene başından bu yana yüzde 40’a yaklaştı. Kurdaki bu yükseliş, ithalata dayalı bütün sektörlerde maliyetlerin artmasına, fiyatların kontrol edilemez biçimde yükselmesine neden oldu. Ev almak, araba almak, elektronik eşya almak imkansız hale geldi.
Başta temel gıda maddeleri olmak bütün harcama kalemlerindeki yıllık fiyat artışı yüzde 50’yi geçti. Akaryakıta, doğalgaza, elektriğe birbiri ardına fahiş zamlar yapıldı. Ev kiraları, ulaşım ücretleri, haberleşme giderleri akıl almayacak kadar yükseldi. Faturalar ödenemez hale geldi.
Her şey pahalanırken, her şeyin fiyatı yükselirken artmayan tek şey emeğiyle geçinenlerin gelirleri oldu. Bu krizde kamuda çalışan arkadaşlarımızın payına resmi enflasyon rakamlarına dayalı zamlar, ücretli çalışan arkadaşlarımızın payına açlık sınırında maaşlar ve işsizlik, serbest çalışan arkadaşlarımızın payına giderek artan maliyetler ve artan borç yükü düştü.
Hepimiz giderek daha fazla yoksullaşıyoruz. Hepimiz giderek daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz.
Değerli Dostlar,
Ülke halkı olarak bizler böylesi büyük bir kriz ile boğuşurken iktidar sahipleri ve yandaşları, kendi şatafatlı yaşam tarzlarından, kendi lükslerinden hiçbir ödün vermeden yaşamaya devam ediyorlar.
Saray salonlarındaki davetlerde krizin etkisi görünmüyor. Geçiş garantili köprülerde, yolcu garantili havaalanlarında, hasta garantili şehir hastanelerinde, alım garantili sözleşmelerde, 5’li çetenin kaptığı projelerde krizin etkisi görünmüyor.
Çünkü buralara akan paralar, vergi olarak yine bizim cebimizden, emeğiyle geçinenlerin cebinden çıkıyor. Çünkü buralara akan paralar özelleştirilen kamu işletmelerinden elde ediliyor. Çünkü buralara akan paralar yok pahasına satılan kamu arazilerinden, madenlerimizden, kıyılarımızdan elde ediliyor.
Kendi saltanatları sürsün diye halkın yaşamını zehrediyorlar. Kendi yandaşlarının cebi dolsun diye ülke kaynaklarımızı yağmalıyorlar.
Bizler emeğiyle yaşayanlar bu gidişe hayır diyoruz! Çünkü artık geçinemiyoruz!
Krizin bedelini, bu krizi yaratanlar ödesin diyoruz.
Krizin bedelini yıllardır bu ülke kaynaklarını ve çalışanların alın terini sömürenler ödesin diyoruz.
Yıllardır artan sorunlarımıza artık bir çözüm istiyoruz.
Üreten kalkınan, hakça bölüşen bir ülke istiyoruz.
Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.
Ücret ve hak kayıplarımızın giderilmesini istiyoruz. Güvenli ve güvenceli çalışma koşulları istiyoruz.
Liyakata dayalı bir kamu yönetimi istiyoruz.
Haklarında herhangi bir yargı kararı olmadan işlerinden atılan kamu emekçilerinin tüm haklarıyla görevlerine iade edilmesini istiyoruz.
Emekli maaşlarının yükseltilmesini istiyoruz.
İnsan onuruna uygun bir yaşam, insan onuruna yaraşır bir gelecek istiyoruz.
Değerli Dostlar,
Mecliste devam eden bütçe görüşmeleri sırasında taleplerimizi daha da yükseltebilmek için buradaki sesimizi Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaştıracağız.
Hepimize bu mücadelede başarılar diliyorum.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise yaptığı konuşmada, “Toplumsal cinsiyet eşitlikçi bütçe talebini en güçlü şekilde haykırmak için buradayız. Kıyamet dedikleri ha koptu ha kopacak. Biri yer biri bakar, bundan kopar kıyamet. Biz inanıyoruz ki yoksuldan, halktan yana bir dünya kurulacak” dedi.
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut ise pandemi döneminde sağlık çalışanlarına söylenenleri hatırlatarak, “‘Hakkınızı ödeyemeyiz’ dediler zaten ödemediler” dedi. Bulut, “Savaşa ayrılan para, sağlıktan kesilen paradır, bizim mutfaklarımızdan kesilen paradır. İnsanların ölümü için bütçe ayrılmaz, insanların yaşamı için bütçe ayrılır. Bunun için mücadele ediyoruz” diye konuştu.
DİSK İç Anadolu Bölgesi Temsilcisi Tayfun Görgün, “Çarşıda, pazarda, markette pahalılık artarken, borçlarımız çoğalırken eriyen maaşlarımız ya da gelirlerimiz yaşamı sürdürmeye yetmiyor artık. Bir yandan salgından korunmaya, sağlığımızı savunmaya çalışıyor, diğer yandan geçinmeye, işimizi korumaya çalışıyoruz. Geçinmek istiyoruz” dedi.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyesi fizyoterapist Arzu Başer ise “Özel sektördeki öğretmenlerin çalışma şartları çok kötü. Ucuz işçi olarak kullanılıyoruz. Asgari ücretin üstünde ya da asgari ücret bandında insani olmayan koşullarda çalışmaya mahkum ediliyoruz” diye konuştu.
DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, “Emeklilerimizin 6-7 milyonu ikinci bir işte çalışmak durumunda bugün. Yani, iktidar yönetemiyor. Biz de geçinemiyoruz” dedi.