Dr. Necdet Bulut’un Mücadelesi Sürüyor!
Türkiye’nin bilgisayar bilimleri alanında doktora derecesi alan ilk bilim insanıydı. Ömrünü, ülkesi ve halkına adayan yurtsever, devrimci bir aydındı.
Bir an olsun ne bilim insanı kimliğinden vazgeçti, ne toplumcu bilincinden. Bu iki niteliğin ayrılmaz bir bütün olduğuna inandı ve öyle yaşadı. Bilimsel üretimin, ancak ve ancak sonuçlarının hangi sınıfların çıkarına olduğu sorusuna verilen yanıtla anlam kazanacağını vurgulayıp bilim insanının toplumsal sorumluluğuna dikkat çekti.
Üniversitesinde bilim üretmekten de geri durmadı, üniversitesini savunmaktan da. Ülkenin en büyük bilgisayar merkezi ODTÜ Bilgisayar Merkezi Yönetmenliğini yapan da O’ydu, rektör olarak atanmış kişinin üniversitesine işçi diye militanları doldurmasına en önde direnen de…
Bilişimcileri bir çatı altında toplayan, ülkenin bilişim politikalarını toplumcu bir yaklaşımla biçimlendiren dönemin Türkiye Bilişim Derneği’nin başkanlığını yaparken aynı zamanda öğretim üyelerinin Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nde, teknik elemanların Tüm Teknik Elemanlar Derneği’nde örgütlenmesine öncülük ediyordu.
Bir yandan uluslararası bilişim konferanslarına/kongrelerine katılıyor, “Bütünleşik Bilişim Sistemi” geliştirme çalışmaları yürütüyor, “Bilgi İşleme Merkezleri Kılavuzu” hazırlıyor, öte yandan üniversite emekçilerinin insanca çalışma koşulları için sendikal mücadele veriyordu.
Yaşamının merkezine insanı koydu ve insan daha özgür olsun istedi. Ve yalnızca bu yüzden, O’nun aydınlığına katlanamayan faşist karanlıkça Karadeniz Teknik Üniversitesi’ndeki Bilgisayar Merkezi kuruluş çalışmaları sırasında katledildi. 40 yıl önce bugün, 8 Aralık 1978’de, 40 yaşında…
Bilim insanlarının KHK’lerle üniversitelerinden, ülkelerinden koparıldığı bir dönemde, Necdet Bulut Hocamızı anmak ve onun savunduğu değerleri yüceltmek daha da büyük anlam kazanıyor.
Hocamızdan öğrenmeye, O’nun değerlerini savunmaya ve o değerler için mücadeleye devam ediyoruz. Ne toplum için bilimsel üretimden, ne de eşit, özgür, demokratik bir ülke için uğraş vermekten vazgeçeriz!…
Hocamızın inancı bizde yaşıyor. İnsanın daha özgür olacağı o güzel günler mümkündür ve gelecektir…
Tıpkı O’nun gibi karanlıkça katledilen Uğur Mumcu’nun, O’nun ardından da Ataol Behramoğlu’nun dizesiyle seslendiği gibi: “Bir gün mutlaka…”
Bilgisayar Mühendisleri Odası 4. Dönem Yönetim Kurulu
İster adsız bir bilim emekçisi isterse büyük keşiflere, gelişmelere yön veren ünlü bir kişi olsun, gerçek bilim adamı,
“Ben, bana sunulan bilimsel sorunlara eğilirim, onların çözümü ile ilgilenirim.
Bu çalışmaların sonuçlarının nasıl kullanılacağı beni ilgilendirmez,” diyebilir mi?
Dese bile, bu onu yaratıcılarından olduğu kötü sonuçların sorumluluğundan kurtarır mı?
Bu sorulara doğru yanıt verebilmek için bilim adamının bilimi kimler için geliştirdiğine eğilmek gerek.
Yani bilim adamının hangi sınıfların çıkarına hizmet ettiği sorusudur asıl yanıtlanması gereken.
Necdet Bulut
DR. NECDET BULUT’UN KISA ÖZGEÇMİŞİ
Necdet Bulut, 14 Haziran 1938’de Sivas, Gürün’de doğdu. 1960’ta İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Jeofizik Bölümünü bitirdi. 1963-1969 arasında IBM şirketinde sistem mühendisi olarak çalıştı. 1969 Mayısında ODTÜ Elektronik Hesap Bilimleri Bölümüne programcı olarak girdi; aynı yılın Kasım ayında öğretim görevlisi olarak atandı.
1970 Şubatında ABD Purdue Üniversitesinde doktora çalışmalarına başladı. 1972’de bilgisayar bilimleri dalında yüksek lisans, 1973’te de doktora derecesini alarak Türkiye’nin bilgisayar alanında doktora yapan ilk bilim insanı oldu. Bir süre Purdue’da yardımcı profesör olarak çalıştıktan sonra 1974’te ODTÜ’ye döndü ve yardımcı profesörlüğe yükseltildi.
Necdet Bulut, 1975’te ODTÜ Bilgisayar Merkezinin yönetmenliğine getirildi. Türkiye’nin en büyük bilgisayar merkezinin yönetmeni olarak Bulut, bir yandan konuya hâkimiyeti, bir yandan sonsuz enerjisi, ama en başta insan ilişkilerindeki başarısı ve demokratik tutumuyla tanındı, sevildi, saygı uyandırdı. Çeşitli üniversitelerde öğretim üyelerini bir demokratik kitle örgütünde birleştirmek üzere yapılan çalışmalarda yer aldı. 1975’te Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanlığına seçildi. Tüm Öğretim Üyeleri Derneğinde (TÜMÖD’de) genel yazmanlık ve Tüm Teknik Elemanlar Derneğinde yönetim kurulu üyeliği görevlerini üstlendi.
1977 Şubatı başında kendi isteğiyle ODTÜ Bilgisayar Merkezi Yönetmenliğinden ayrılan Necdet Bulut, 14 Şubatta Hasan Tan’ın ODTÜ rektörlüğüne getirilmesiyle başlayan yoğun mücadele döneminde en ön saflarda yer aldı. ODTÜ’nün en yüksek akademik organı olan Üniversite Konseyinde yardımcı profesörlerin temsilci üyesi olarak görev yaptı. 1977 genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi listesinden İzmir ilinde milletvekili adayı oldu.
Sayıştay’da Bütünleşik Bilişim Sistemi geliştirme çalışmalarında yer aldı, Ziraat Bankasında danışman olarak bilişim sistemi geliştirme çalışmalarına katıldı. “Türkiye Bilgi İşleme Merkezleri Kılavuzu” 1976’da onun başkanlığındaki bir ekipçe hazırlandı. Elektrik Mühendisleri Odasının “Bilgisayar ve Ülkemizdeki Kullanımı” konulu dizi oturumlarında, üyesi olduğu derneklerin düzenlediği etkinliklerde kamu ve özel kesimde bilgisayar kullanımı, toplumda bilişim kültürünün yeşermesi için yapılması gereken planları, atılacak adımları dile getirdi; bilişimin ülke kalkınmasındaki önemine dikkat çekti.
TODAİE’de “Bilgi İşlem Sistemleri”, Karadeniz Teknik Üniversitesinde (KTÜ’de) “Doğrusal Programlama” dersleri de veren Bulut, 1978 Temmuzunda ODTÜ’den izinli olarak gittiği Trabzon’da KTÜ Elektronik Hesap Bilimleri Enstitüsü Başkanlığına getirildi. KTÜ’de Bilgisayar Merkezinin kurulması için yoğun bir çalışma içine girdi.
26 Kasım 1978 gecesi, Trabzon’daki lojmanına giderken ülkücü tetikçilerce arabası çapraz ateşe alındı; oğlu ve eşi hafif yaralandı. Ağır yaralanan Bulut, Genelkurmay Başkanlığının gönderdiği özel uçakla Ankara’ya getirildi; 8 Aralık 1978’de Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde yaşamını yitirdi.
Necdet Bulut’a ateş eden (mahkeme dosyasında “Ülkü Ocakları üyesi” olarak geçen) üç tetikçi 15’er yıl, onları azmettiren üç Ülkü Ocakları üyesi ise müebbet hapse mahkûm oldular. Ancak Askeri Yargıtay, Bulut’un ölümünde “tıbbi hata” ve -tıp açısından- “meslek ve sanatta acemilik” saptadığından bu kararlar bozuldu ve yargılama, yeterli kanıt bulunamadığından 1985’te beraatla sonuçlandı.